Hindu milliyetçiliğini savunan Hindutva hareketi, 1920'lerdeki başlangıcından bu yana Hindistan'da önemli bir siyasi güç olmuştur. 1950'lerde kurulan Bharatiya Jana Sangh, bu ideolojiyi temsil eden başlıca siyasi partiydi. 1977'de Jana Sangh diğer partilerle birleşerek Janata Partisi'ni oluşturdu, ancak bu koalisyon 1980'de dağıldı. Bunun ardından Jana Sangh'ın eski üyeleri Bharatiya Janata Partisi'ni (BJP) oluşturmak için yeniden bir araya geldi.
Onlarca yıl boyunca BJP, destek tabanını istikrarlı bir şekilde genişletti ve Hindistan'daki en baskın siyasi güç haline geldi. Eylül 2013'te, o zamanki Gujarat Başbakanı Narendra Modi, 2014 Lok Sabha (ulusal parlamento) seçimleri için BJP'nin başbakan adayı olarak açıklandı. Bu karar başlangıçta BJP'nin kurucu üyesi LK Advani de dahil olmak üzere parti içinde muhalefetle karşılaştı.
BJP'nin 2014 seçimlerine yönelik stratejisi, Modi'nin başkanlık tarzı bir kampanyada merkezi bir rol oynamasıyla geleneksel yaklaşımından bir sapmaya işaret ediyordu. Bu strateji, 2014 yılı başında yapılan 16. ulusal genel seçimlerde başarılı oldu. Ulusal Demokratik İttifak'ın (NDA) liderliğindeki BJP, önemli bir zafer elde ederek mutlak çoğunluğu elde etti ve Modi'nin liderliğinde hükümeti kurdu.
Modi hükümetinin aldığı yetki, BJP'nin Hindistan genelinde sonraki eyalet meclisi seçimlerinde önemli kazanımlar elde etmesine olanak sağladı. Hükümet üretimi, dijital altyapıyı ve temizliği artırmayı amaçlayan çeşitli girişimler başlattı. Bunlar arasında Make in India, Digital India ve Swachh Bharat Mission kampanyaları dikkat çekiciydi. Bu girişimler Modi hükümetinin modernizasyona, ekonomik kalkınmaya ve altyapının geliştirilmesine odaklanmasını yansıtıyor ve ülkedeki popülaritesine ve siyasi gücüne katkıda bulunuyor.